16 Şubat 2008 Cumartesi

görüşleri doğrultusunda bunun yorumu vardı. Gittikçe artan bir coşku
ile tüy kalemi kağıdın üzerinde sözcükleri şekillendirmiş, sonra bir
defa bile gözden geçirmeye gerek duymaksızın, güvenle yazıyı
dizmişti. Yazı özetle, bu cümleden hareket edip, Tanrıyı anlamanın
kendimizi anlamaktan geçeceğini irdeliyordu. Bu arada dikkatlice
`şeytan' bağlantısını da yapmış böylece okuyanların her türlü aptallığı
ve kötülüğü tanrının özelliği gibi algılamasına da kendince engel
olmuştu. Ancak vurguladığı bir nokta onu epey düşündürdü. Jose
Martinez ``Insanın doğuştan iyi ve günahsız olduğuna'' inanıyordu.
Bu Vatikan öğretisine tersti. Umarım başım bundan belaya girmez'
diye düşündü ve baskıya geçti. Tam 256 adet bastı. Bunları teker
teker kuruttu. Çırağı ile tek tek ada merkezindeki bütün evlere dağıttı,
bedava olduğunu vurgulatmayı da unutmadı. Gelişen günlerde
yazılarını daha da geliştirdi. Artık İncil alıntıları ve açıklamaları
yanında ahlaki öykülere de yer veriyor, tarihsel olaylardan söz
ediyordu. Arkadaşı Garcia Guerra'nin kitabı ``Sucesos de Fray'' dan
alıntı öyküler ve en önemlisi kıta Avrupa'sında din çevrelerinde ciddi
tartısmalara neden olan Gaspar de Villarroel'in ``Historia sagradas
y eclesiasticas Morales'' komik anlatımlı kurgu-tarihsel öykülerini
özenle kendi yorumunu da altına ekleyerek basıyordu. Bir seyin
farkına vardı ki bu da ilgiyi sürekli sıcak tutmak için öyküleri bölerek
yayınlamanın gerekliliğiydi. Kahramanın (çoğunlukla ahlaki olan)
karar vermelerinden önce öyküyü kesiyor, bir sonraki sayıda bununla
devam ediyordu. Böylece akşamları yapacak şeyi pek olmadıgından
canı sıkılan ada ahalisine de sohbet konusu doğuyordu.
Meyhanelerde sıkı tartışmalar olmaya başlamıştı, akşam üzerleri.
Tarihi kahraman sevdiği kadın uğruna karısını terk etmeli miydi?
Evlilik yaşam boyu verilmiş bir sözdü! Hayır-kahraman eski Yunanda
yaşıyordu, onlar Hıristiyan değildi ve bu onlar için geçerli
olmayabilirdi... Insanlar ilk kez yazının soğuk yönetim duyuruları
dışında da kullanılabildiğinin farkına vardılar. Yazı ile öyküler
anlatılıyordu, yeni öyküler, kendilerini kahramanlarının yerine koymak
için can attıkları yürekte taze bir heyecanla okunan öyküler. Jose
Martinez zeki bir adamdı. Yavaş yavaş öykü ve tarihsel anlatımlarla
insanların heyecan, merak ve hayal kurma duygularını gıcıklıyor,
bir yandan da (papaz alışkanlığı ile) her öyküde bir ana fikir bulunması,
bir sentez oluşturulması çabası gösteriyordu. Tabii ki kendi
düşüncelerinin doğrultusunda bir sentezdi bu. Günler geçtikçe
öyküler kişisel olmaktan çıkıp toplumsal olmaya basladı. Artık öyküleri
de kendisi yazıyordu. Bir yazdığı öyküde kendi safahatı için agır
vergi koyan bir krala karşı direnen bir köyün öyküsünü anlatıyor,
direnme diğer köylere yayılıyor sonra da köylüler ayaklanıp kralı
alaşağı ediyorlar ve hatta `şeytan def etme' işlemine tabi tutuyorlar.
Öykü bekleyeceğiniz üzere İncil'den alınan cümlelerle süslenmişti.
O sakin I Manuel Rodriguez adasında ufak ufak bir şeyler olmaya
başladı. İlk olay valinin duyurularının asıldışı direkteki `Pazar yerinde
oluşacak belirli bir miktarın üzerindeki alışverişlerden yönetimin
vergi payı alacağına dair' duyurunun üzerine geceleyin hain ellerce
manda pislişi bulaştırılması oldu. Bu adadaki ilk protesto eylemi idi.
Adanın halim selim valisi ertesi gün yapılan yortu şenliğindeki
konuşmasını fırsat bilip, adadaki huzurdan söz etti, herkesin kardeşçe
yaşamasından, tanrısal kaderden söz etti. Adanın yeni papazı da
herkesi kutsadı, bedava şarap dağıtıldı. İkinci olay gemilere yük
yüklenmesi ile ilgili çıktı. Yönetimin onayladığı yük taşıma tarifesini
az bulan taşıyıcılar yüklemeleri yapmadılar. Yapmaya hazır olan
daha fakir `grev kırıcılarını' da bir güzel dövdüler. Askerler olaya el
koydu, elebaşılar derdest edip götürüldü. Tutuklandığında sırtına
yaralı bir arkadaşı yüklenilip götürülen eylemcilerden birinin geride
kalan arkadaşlarına, bir tarihi kahraman edasıyla : ''Tanrının oğlunu
kendi kendilerine çarmıha geriyorlar.'' diye seslendiği duyuldu. Bu
olayı irili ufaklı başka eylemler izledi. Yönetim (biraz geç de olsa)
bir şeyler yapmak kararına vardı. Vali Juan Goytisolo'nun yardımcısı
Rey Creer, valinin tersine radikal ve girişken bir karaktere sahipti.
Jose Martinez'in bir şeyler basmasını, ada ahalisinin bunları
okumasını yasaklayacaktı. Gerekçe de yüzyıllar boyu aynı kalmıs
olan gerekçe: Huzursuzluğa neden olmak... karışıklık çıkarmak...
vs. Nitekim Juan Goytisolo bu kolay çözüm tuzağına düşmeyecek
bilgelikte bir kişi idi. Basitçe `Olmaz' dedi. `Şiddet' yoluyla olmaz.Ancak ortalıkta hep Juan Goytisimo'nun pek tekin olmadığına dair
söylentiler dolaşır dururdu. `Herhalde kraliyet ile olan kan bağından
olsa gerek', diye düğündü. Ama çekinmeden de edemedi. Aklına
türlü çeşitli yollar geliyordu, örneğin para ile Jose Martinez'i satın
almaya çalışmak, kağıtlarını yakmak (yok, yok bu olmazdı... şiddet
kullanmayacaktı), kağıtların hepsini satın almak, benzer bir yayın
çıkarmak, kilisede eski papazı yeni papaza eleştirtmek, hatta bunu
açık bir forum halinde yapmak, her gün askeri birliğin erlerini tıraş
olmaya yollamak ki böylece Jose Martinez'in hiç boş zamanı kalmasın.
Tüm bu fikirlerini kendisi çürütüyordu. Jose Martinez bir inanç
adamıydı satın alınamazdı, bunu biliyordu, kağıtlarını da satacak
kadar aptal değildi. Sabah ilk iş olarak valinin yanına çıktı. Durumu
dürüstçe anlattı. Aklına gelen fikirleri kendi eleştirileri ile birlikte
ortaya koydu. Bitirince uzunca bir sessizlik oldu. Vali `öyle bir şey
olmalı ki insanlar kendi istekleri ile vazgeçmeliler, hatta daha iyisi
değer vermemeliler artık' dedi. Bu son cümle ile vali yardımcısı Rey
Creer'in beyninde bir şimşek çaktı. Takip eden günlerde yönetim
duyurularının asıldığı yerde düzenli bir bilgi ve dikkat yarışması
düzenleneceği duyurusu asıldı. Her hafta yüklüce bir miktar, ödül
olarak verilecekti. Bu miktar bir adalının yaklaşık 6 aylık gelirine
eşitti ve azımsanacak gibi değildi. Ilk soru 1643 yılının Ocak ayında
duyuru direğine asıldı: - Geçen yortu töreninde sayın vali kaç kadeh
şarap içmişti? - Geçen hafta ada açıklarından kaç adet 5 direkli
gemi geçti? - Geçen yıl adamıza da gelen gezici eğlence gurubunun
en genç kadın artistinin köpeğinin adı ne idi? - Adamızda kaç koyun
var? Tabii beklediğiniz şey oldu.
Tüm adalı zamanını aval aval oraya buraya bakınmayla, otistikler
gibi düğme, merdiven basamağı, varil saymayla, her türlü lüzumsuz
bilgiyi ve gözlemi edinmeyle geçirmeye başladı. Böylece Rey Creer
amacına ulaşmış oldu. Jose Martinez ise inatla baskı makinesi ve
İncil yorumları ile uğraşmayı sürdürdü. `Delalet içindeki kavmin
Öyküsü'nü yazdı. Kimse berber koltuğunda artık ona kulak bile
vermediğinden, ve insanlar kibarca, dağıttığı kağıtların üzerine
acaba bir şey basmadan verebilir mi? diye rica ettiklerinden (not
almak için daha fazla yere ihtiyaç varmış), biraz küstü. Ama savaşçı
ruhundan bir şey kaybetmeden o günlerin de geçeceğine ve insanların
onun anladığı biçimde `hak yoluna' ereceklerine inanmaya devam
etti. 1661 yılında, gözleri görmez oldu, artık okuyamıyor, yazamıyordu.
1664 yılında öldü.

Hiç yorum yok: